EMANETİ EHLİNE VERMEK

28 Eylül 2016 Saat: 18:05
İrfan Kurt

EMANETİ EHLİNE VERMEK

veya

BAHRİ YAVUZ’A SAHİP ÇIKMAK

 

Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.(Nisa Suresi 58.ayet)

“Emaneti ehline vermek” herhalde bu günlerde en çok üzerinde durmamız gereken kavramlardan biridir. Zira içinde bulunduğumuz ortam, mevcut siyasi ve içtimaı durum bu kavramı daha da önemli kılmaktadır.

Geçmişte en çok da “ehil” olmayan idarecilerden, işini gereği gibi yapmayı bilmeyen kişilerden çok çekmişizdir. Böyle olunca da tabii ki en fazla zararı yine vatandaş görmektedir.

Peki, “Emaneti ehline vermek” kavramının karşısında ne yer almaktadır? Bu konuda pek çok kavramı buraya oturtmak mümkündür. Buna ilişkin basit tabir “adamcılık” olsa gerektir. Yani kendisine teslim edilecek emanet hususunda o emaneti taşıyabilecek “liyakate” sahip olmaktan öte “bizim adamımız” burada olsun düşüncesi ile yola çıkarak liyakatsiz kişilere “emaneti” teslim etmek.

Oysaki yukarıda belirttiğimiz Ayet-i Kerimde Yüce Yaratan “Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor…” buyuruyor. Buradaki emaneti mutlaka ehline vermenin hayatımızın tüm alanında geçerli bir emir olduğunu gözden kaçırmamak gerekir. Aynı zamanda Yüce Yaratan emaneti ehline vermeyi emrederken “insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmemizi emrediyor.” Burada emanetin ehil kişilerde olması ile “adalet” arasında bir kavram bağlantısı bulunduğu açıktır. “Ehil” emanet sahibi ile ancak “adalet ile hükmetmek” mümkün olacaktır. 

Bu hususta ayetin bir başka mealinde biraz da açıklayıcı olarak “Allah size, emanetleri, kamu görevlerini, devlet işlerini, sorumluluk gerektiren meseleleri mutlaka ehline, kabiliyetli, liyâkatli, bilgili, dürüst ve güvenilir kimselere vermenizi, insanlar arasında hakem-hâkim, idareci olduğunuz zaman, adaletle icraat yapmanızı, hüküm vermenizi emrediyor. Allah size ne güzel öğütler veriyor, sorumluluklarınız konusunda sizi uyarıyor. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir, görür; doğru olanı duyurur, doğruları gösterir,” denilmektedir.

Buradan yola çıktığımızda son günlerde Kocaeli gündeminin önemli konularından biri olan Kocaeli Spor’a değinmek istiyorum. 

Kocaeli Spor bu kentin en önemli değerlerinden, en önemli markalarından biridir. Kocaeli Spor’un marka değerinin düştüğü sanılsa da gerçek anlamda sporsever Kocaeli/İzmit halkının gönlünden çıkmamıştır. Hatta bu kentte başka takım taraftarı olsa bile kalbinde Kocaeli Spor sevdası olmayan kişi yoktur.

Gelinen noktada Kocaeli Spor’un geçmişten gelen sorunları hep bu “liyakatsiz” idarecilerden kaynaklanmadığını söylemek mümkün değildir. Böyle olunca “adaletle hükmetmek”mümkün olmamış ve sonuç bu hâle gelmiştir.

Aslında Kocaeli Spor’un içinde bulunduğu durum ülkedeki “SPOR” anlayışının ve yönetiminin de ne durumda olduğunun göstergesidir. Böyle olduğu için nüfusu üçyüzbin olan İzlanda ile yaptığımız tüm yabancı saha maçlarını kaybediyoruz. 

Bundan sonra ne yapılacaktır? Bu konuda medya desteği en üst seviyede olsa da FİFA’nın verdiği sürede bu iş maddi olarak çözülmezse durumun ne olacağı net olarak ortadadır.O halde bu kentin idarecilerinin, siyasetçilerinin, iş adamlarının KOCAELİ SPOR’a olan tırnak içinde BORÇLARINI ödeme zamanı gelmiştir. 

Bu anlamda bu gün Kocaeli Spor’a ve Başkan Bahri Yavuz’a sahip çıkma zamanıdır. Hiçbir güncel siyasi veya sosyal statü hesabı yapmaksızın destek zamanıdır. 

Yoksa bu kentin çocuklarının, gençlerinin elinden bu kentin renklerini kaybolacağını görmek mi istemiyorsunuz?

Hayırlı cumalar…

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız